Dün akşam twitterda #blogumadokunma tagli twitler arasında bucukfanzin isimli bir arkadaş "ktunnel selam. yine biz. açıldığında oraya direk youtube.com yazıyordun ya, şimdi sil onu. biz blog adreslerimizi giricez." diye yazmış... sansür belası nedeniyle çifte kavrulmuş leblebi durumumuz ancak bu şekilde özetlenebilirdi. Artık saç baş yolmaktan bir kıt üste çıktık. Delileri oynuyoruz. Bu arada saç baş yolacak kadar da hassasız, duyarlıyız, elletmeyiz ama bir yandan da o eli masaya vurmak yerine hepimiz oturmuş hangi DNS ayarını yapsam görüntülerim bloğumu, ktunnel mi vtunnel mi daha iyi diye tıkırdatıyoruz klavyeleri...
ayrıca bu konuda, diğer konularda da olduğu gibi ve de en az herkes kadar benim de kafam karışmış durumda... misal, gün içinde bloğumu açamıyorum, malum beyaz ekran üstü kırmızı harfler, ama gece bu saatlerde aniden açıl susam açıl... nasıl bir sansür bu?
herkes bir şeyler anlatıyor, yok bir kısım diyor ki bu yasa dışı maç linki yayınlayan kullanıcılara ait iplerin de içinde bulunduğu bölüm engelleniyor, bazıları da yok ondan değil ttnet ile bağlananlar henüz tam olarak engellenmemişler diyor... ana fikirden uzaklaşıp, oturup ulen ben niye engellendim - engellenmedim diye düşünmeye başladık.
saçmalığın dik alası...
gidip digiturk aboneliğini sonlandıranlar mı istersiniz, futboldan soğuyanlar mı, yok arkadaş ben gidecem bu memleketten diyenler mi... aklım almıyor. birinin çıkıp bunun ne futbolla, ne link veren bloggerlarla ne de digiturkle bir alakasının olmadığını anlatması lazım. gidecem diyenlere ise laf yok...
Herkes kendine batan diken kadar ah der... Der de iş iyiden iyiye boka sardı. Hissetmiyor muyuz neyiz.
Artık daha net nasıl ifade edilir bilmiyorum ama, çoktan başa döndük biz.
Hani ailelerimizin arkadaş toplantılarında laf "o yıllardan" açıldığında itinayla kapattığı tarihlerden bahsediyorum.
Daha dün bizler ottan boktan bir sebepten ötürü hizmet aldığımız ve bu hizmet yoluyla da birbirimize "kurabiye tarifleri" anlattığımız bir platformdan şutlandık, ki bu başımıza gelen ilk sansür değil.
Daha bu sabah Nedim Şener sabahın 7sinde başlayıp 6 saat süren bir arama sonucunda göz altına alındı... delil olarak toplanan eşyalar arasında kütüphanesindeki KİTAPları da vardı...
Tanıdık gelmiyor mu tüm bunlar?
"Düşünce suçu" "İfade özgürlüğü" gibi kavramları çoktan konuşup, kapatıp, rafa kaldırıp başka bir boyuta geçmiş olmamız gereken bir zamanda, birilerinin nasırına batan fikirlere sahip insanlar, gazeteciler, yazarlar hapisteler. Başka başka kulplarla... Dışarıdakiler ise ağızlarına tıkılmış bezler sıralarını bekliyorlar.
Ortada kocaman hukuksal bir sorun olduğu ve bu sorunun uç bucak tanımaksızın hepimizi sarmaladığının farkındayız di mi? E bu nasıl bir uyuşturulmuşluk, nasıl bir rüya alemi? Böyle avazımız çıktığınca çığlık atmak istiyoruz ama sesimiz çıkmıyor, a-de-taaağ bir karabasan...
Şimdi aç ktunnel'i, yaz oraya youtube ya da blogspot yerine nedim şener, mümtaz idil, müyesser yıldız, ahmet şık...
çünkü bugün onlar da sansürlendi...
çünkü biz o çığlığı atamadığımız sürece
çünkü biz daha önce de olduğu gibi bugün de, yarın da bundan sonra hangi tarih önümüzdeyse
sansürlenmeye
engellenmeye
uyuşturulmaya
güdülmeye
linç edilmeye
taşlanmaya
öldürülmeye
devam edeceğiz.
Ama
biz gene de, daha önce de olduğu gibi,
şimdi de olduğu gibi
bir yolunu bulur, gene o engeli "o eli" kırar, gene düşünür, gene yazarız.
sen iyisi mi
Bloğuma - Düşünceme - Yazarıma - Gazetecime - Eşime - Dostuma - Bana
DOKUNMA!
can you?
3 yorum gelmiş :):
ne guzel yazmissin hande...
sonuna kadar katiliyorum, özgür yasama, düsünme hakkimiz elimizden coktan alinmaya basladi,eskisinden cok daha kötü günlere ilerliyoruz,kimse bunun farkina varmak istemiyor.
işin en kötüsü, öyle bir formatlandık ki, farkında olsak bile nasıl tepki vermemiz gerektiğini bilmiyoruz.
Yorum Gönder